BERGAMA TİYATRO FESTİVALİ’NDEYİZ
9 Ağustos 2024Ekim’de İstanbul’un İki Yakasında
8 Ekim 2024
Bergama Tiyatro Festivali çok keyifli ve verimli geçti. Festival ekibine her şey için çok teşekkür ediyoruz. 5.’si gerçekleşen bu nefis kültür hizmetinin daha uzun yıllar devam etmesini diliyoruz.
İnsan Müsveddesi oyunumuzun ardından BirGün Gazetesi’nden Işıl Çalışkan oyucumuz Özlem Aktaş ile bir röportaj yaptı. Oyunumuz hakkında yaptığı bizi yüreklendirici yorumları için ayrıca teşekkür etmek istiyoruz. Bir de o kadar güzel sorular hazırlamış ki oyuncumuz Özlem Aktaş sorulara cevap verirken festivalde yaşadıklarımızı ve oyunumuzun bizim için önemini özetleyiverdi. Röportajı ve gazete linkini aşağıda paylaşıyoruz… Okumanız dileğiyle…
NEŞENİN İÇİNDE SAKLI BAŞKALDIRI
Tiyatro sanatçısı Özlem Aktaş, tek kişilik oyunu ‘İnsan Müsveddesi’ ile Bergama Tiyatro Festivali’nde sahne aldı. Aktaş, kadının zorluklara neşe içinde direnmesinin aslında derin bir başkaldırı olduğunu söylüyor.
Sessiz çığlıkların yankılandığı bir sahne… ‘İnsan Müsveddesi’, toplumun kalıplarına sıkışmış bir kadının mücadelesini anlatıyor. “Her ne kadar özgür bir ülkede yaşıyor olsak da acaba gerçekten özgür müyüz?” sorusu, oyunun merkezine yerleşiyor. İçimizde kopan fırtınaları, bastırdığımız hayalleri ve alamadığımız nefesleri sahneye taşıyan ‘İnsan Müsveddesi’, özellikle kadınların yaşadığı özgürlük mücadelesini gözler önüne seriyor.
Fabrika Sanat’ın ‘İnsan Müsveddesi’ oyunu seyirciyi derin duygusal bir yolculuğa çıkarıyor. Gökay Genç’in kaleminden çıkan, Murat Ersan’ın yönetmenliğiyle hayat bulan bu etkileyici oyun, Özlem Aktaş’ın muhteşem performansıyla taçlanıyor. Burhan Şeşen’in dokunaklı müzikleriyle birleşen oyun, seyircinin kalbini fethetmeye hazır. ‘İnsan Müsveddesi’, sadece bir tiyatro oyunu değil, aynı zamanda hayatın ta kendisi.
Bergama Tiyatro Festivali’nde ‘İnsan Müsveddesi’ adlı oyunla tiyatroseverlerle buluşan Özlem Aktaş, açık alanda sahneye çıkmanın kendisi için heyecan verici bir deneyim olduğunu belirtti. Arasta Meydanı’nda, çarşı içinde bir çay bahçesinde oynanan oyun, kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere geniş bir kitle tarafından izlendi. Bu deneyimi “Tiyatro sevdalılarının yanı sıra oradan geçerken duran, oyunu izleyen pek çok kişiyle bir araya geldik. Bu tür bir etkileşim, oyunun asıl hedef kitlesine ulaşmasını sağladı” sözleriyle ifade eden Aktaş, şöyle devam etti: “Tiyatro sevdalılarının yanı sıra oralarda yaşayıp duyup gelen ya da oradan geçerken oturan seyirciler de oldu. 3-4 kişilik bir kadın grubu iki gün iki temsilimize de geldi. Orada yaşayan yaşlı teyzelerdi. Gözleri nemli buruk bir tebessümle izlediler. Kendi hayatlarıyla benzerlikler olduğunu ve çok etkilendiklerini söylediler, sevgiyle sarıldılar. Bir başkası “Biz hep bunları yaşıyoruz zaten.” dedi. Benim için hem güzel hem de üzücü bir deneyimdi.”
İÇ KARARTICI DEĞİL UMUTLU BİR HİKÂYE
‘İnsan Müsveddesi’, toplumda sıkça rastlanabilecek sıradan bir kadının hikâyesini anlatıyor. Bu hikâyenin sahnelenmesini neden önemsediğini sorduğumuz Aktaş, “Oyunu okuduğumda çok etkilendim. Hikâye aslında aramızda dolaşan zaman zaman yanımızdan gelip geçen ama bizim fark etmediğimiz birçok kadının hikâyesiydi. Bunlar kimi zaman annemiz, teyzemiz, komşumuzdu. İzleyen kadın ve erkeklerde küçük de olsa bir farkındalık yaratmayı önemsedik” cevabını verdi. Aktaş, oyunun iç karartıcı bir anlatıma sahip olmadığını, aksine umutlu bir sonla biten yapıcı bir hikâye sunduğunu ifade etti.
Oyun, toplumda ezilen ve erkek şiddetine maruz kalan kadınların yaşamlarını konu alıyor. Ancak, fiziksel şiddeti normalleştirmekten kaçınan yapım ekibi, daha çok erkeklerin kadınlar üzerindeki kontrol gücüne dikkat çekmeyi amaçlamış. Aktaş, bu durumu, “Kadınların yaşamı üzerindeki kontrol, onları tutsak hale getiriyor. Bu tutsaklık sayısız evde yaşanıyor, biz de bunu sahneye taşımak istedik” sözleriyle vurguladı.
KADIN MÜCADELESİ POLİTİK BİR SORUN
Rolüne nasıl hazırlandığını anlatan Aktaş, oyunun karakterine uygun insanları gözlemleyerek karakterini inşa ettiğini belirtti. Özellikle bir minibüs yolculuğunda tanıştığı temizlik işçisi bir kadının karaktere büyük katkı sağladığını ifade etti. Yönetmen Murat Ersan ile altı ay boyunca yoğun bir prova süreci geçirdiğini belirten Aktaş, “Bu süreçte saçmaladım, eğlendim, ağladım, devindim. Yönetmenime çok şey borçluyum” dedi.
Özgürlük kavramını odağına alan oyunda Aktaş’a bir kadın olarak kendisini ne kadar özgür hissettiği sorduğumuzda, şöyle cevap verdi: “Hayatımızla ilgili önemli karalarda söz sahibi olmamamız çok büyük bir sorun. Aslında bu politik bir olay. Ben de bütün kız kardeşlerim gibi özgür olmadığımı düşünüyorum. Şu an kendi hayal ettiğim hayatı yaşıyor olsam da bunun için çok fazla mücadele ettim. Kadın olarak yıkmamız gereken duvarlar aile hayatımızla sınırlı değil maalesef. İş yaşamında veya sosyal hayatımızda karşılaştığımız sorunları burada konuşmaya başlarsak sonunu getiremeyiz. Konu çok çok daha geniş”
Son olarak, karakterinin komedi ve dram arasındaki dengeyi nasıl kurduğunu anlatan Aktaş, “Metni güçlü yapan kadının bütün zorluklarla eğlenerek mücadele etmesi. Aslında hayatına devam edebilmek için başka bir çözümü de yok. Karşılaştığım birçok kadında gördüğüm bir davranış biçimi bu. Çevresine saçtıkları neşenin içinde büyük bir başkaldırı görüyorum. Karakterin en çaresiz anında, çok eğlenceli bir şarkıya geçiş yapmasının benim kadar seyirci için de çok zorlayıcı bir an olduğunu söyleyebilirim” diyerek oyunun hem komedi hem de dram öğelerini başarıyla dengelediğini ifade etti.
İlgili